Hep düşünürüm güneydoğu anadoluda bulunan çocuklar neden daha kavgacı.Buraları çok gözlemlemiş biri olarak ve çukurovada geçen çocukluktan edindiğim izlenimler çerçevesinde Mardinde yaşayan ya da Hakkaride yaşayan çocukların çok daha şiddete eğilimli oldukları yönünde.Neden bu böyleydi ? Sanırım Bilim olarak Psikoloj,Sosyoloji ve Ekonominin buna dair uygun bir cevabı vardır çünkü yetişme ve yetiştirme koşullarının bir bitkide bile yönlendirici etkisi varsa insanda neden olmasın?Nedenler:
1-Çok çocuklu aile ortamında büyüyen çocuklarda ilgi kısıtlaması mecburen oluşan ebeveynlerin çocuklara karşı tutumu:Birçok çocuğun günlük yaşamda kendi başlarına yapamadıkları hayati ihtiyaçları gidermekte zorlanan ve kendi duygu ve isteklerini yeterince yerine getirmekten yoksun egoların anne üzerinde yarattığı baskı ortamında çocuk isteklerine karşı oluşan duyarsızlık ve çocuk ısrarı karşısında sevgiyle gidermesi artık kendine lüx gelen annenin kısa ve zahmetsiz yol olan şiddete olan bağımlılığı.
2-ÇOCUK YETİŞTİRMEDE MECBURİ SORUMLULUK KADININ:Eşinin feodal yapılı aile ortamında evliliğini zayıf hukuki temeller üzerinde yürütmek zorunda bırakılan kadının hem eşinin ailesi fertlerine karşı tabir caizse beklentileri olumlama zorunluluğu hem de sınır tanımayan çocuk yapma eğilimine karşı çıkamayışı/çıkmayışı nedeniyle bir sonuç olan çok çocuğun gündelik taleplerinin kendince yerine getirilmesi sorumluluğu bir de bunun üstüne gündelik yaşam hakkında yetiştirilme koşullarındaki donanımsızlık ve cahillik su gibi elzem olan sevgi azalmasına yolaçmaktadır.Ayrıca mevcut sorumluluklar karşısında eşinin tabir caizse gaddarca bir bencilliğide varsa oluşan "deprosyon annelerinin" çocuklara ne kadar ilgi duyacağı görülmesi ,hissedilmesi gerekli bir hassasiyet olmalıdır.
3-EKONOMİK DURUM:İhtiyaçların fazla olduğu aile ortamlarında mevcut ekonomik sefillik günümüz çağdaş toplumlarında bir lüx olmaktan çıkmış zorunlu gıdada bile tasarruf edilme zorunluluğunun getirdiği stres ve kendini özgür hissedeme me cabası
4-SOSYOLOJİK YAPI(ÇEVRESEL KOŞULLAR):Sınıf uçurumunu insanın kendisinin bile derinlemesine acı hissettirecek magaziner medya malzemelerinin ruhta yarattığı gereksizlik ve aşağılık hissi .Komşu otoritesinin değer yargıları çerçevesinde yapılması kendisince dahi tasvip edilmeyen yapmacık ve temelsiz dostluklar ve baraberinde gelen/gelecek /gelmesi muhtemel dedikodu mavzerinin krşunlarından korunma isteği
5-SEVGİ:Evlenene kadar kendisine yeterince tattırılımayan sevgi pınarlarından beslenme yetersizliğinin oluşturduğu sevginin de adalatsiz dağıtımı ve evlendikten bir süre sonra dahada canileşen "ver bana ,vereyim sana" yaklaşımının oluşturduğu derin psikolik çöküntü ve bunun da çocuklara yansıması.Sanırım en önemli maddede bu ne dersiniz
18 Ekim 2007 Perşembe
17 Ekim 2007 Çarşamba
SINIR ÖTESİ
Şimdilerde çok gündem de olan bir konu ülkemiz kamuoyunu oldukça işgal etmekte :Sınır ötesine geçilmeli mi yoksa böyle bir hataya düşmemeli mi?
Sorun AKP hükümetinin 2002 yılında iktidarı aldığı çatışmasız dönemin ardından tekrar akmaya başlayan kanın ülke gündemine oturmasıyla beraber hep çözümün bir seçeneği olarak defalarca dillendirilmesine rağmen bugüne kadar AKP iktidarınca karşı çıkılan verimsiz bir seçenek olarak değerlendirildi.Şimdi ne oldu da sınırötesi operasyon için Meclisten izin isteyen tezkere iktidarca çıkarılmaya çalışılıyor?.İnsanın içini dağlayan şehit haberleri 2002 den bu yana her akşam haberi izleyicisini geren ,üzen,hatta yeter artık dedirten bir noktaya 22 temmuz 2007 seçimlerinden önce gelmemiş miydi? Manisa milletvekili ve dönemin Meclis Başkanı Bülent ARINÇ'ın bir şehit cenazesinde halk tarafından linç edilmek istenmesi noktasına gelinmemiş miydi?
TEORİ 1:Seçimler öncesinde iyice tırmanan çatışma ve verilen kayıplara rağmen İktidar Güneydoğu Anadoludan ve ülkenin batısındaki kürt kökenli seçmenler üzerinden yaptığı hesap gereğince ülke içerisinde yaşayan kürt kökenli vatandaşlarla ülkü birliği içerisinde olduğu şimdilerde artık iyice ortaya çıkan Kuzey Irak yönetimini sıkıntıya sokacak bir adım tehlikeli ve zamansız bir adım olacaktı.Hatta sınırötesi operasyon seçeneğinin verimsizliği Başbakan R.T.E tarafından "içimizi temizledik mide sınır ötesi operasyonu dillendiriyorsunuz" azarlaması bu hareketin anlamsızlığı üzerine hükümetin bakışı yansıtıyordu ve bu söylem de ülkede sınırötesi operasyona sıcak bakabilecek potansiyel seçmeni hedefleyen kafa bulandırıcı bir propaganda çalışmasından başka birşey olamazdı. Şimdi ne değiştide hükümet tezkereyi meclise gönderiyor.Bunun cevabı olsa olsa şehit haberlerinin toplumda uyandırdığı duygusallığı ve "artık yeter" yaklaşımını zamana yayarak iktidarın hedef alınması olasılığını bertaraf etmektir.Yoksa iktidarın gerçekten bunu çözümün bir parçası sayacak kalifiye eleman yoksunu olduğu ortadadır.Mir dengirlerin hedef ve amaçları belirlediği politik uzmanlık tezkereye fiili bir gereklilikten öte politik bir manevra olarak bakabilir.Parti önderliği ABD çıkarlarıyla örtüşmeyen böylesi bir hamleyi ABD'ye rağmen yapması AKP'nin ortaya çıkış ve ona biçilen misyonla bağdaşmayacağının bilinmesi gerekir.Yani AKP'nin ipleri Washingtonda.Zaten o ipleri bağlayan ve onu veren de Washington değilmiydi?Teori 1 'e göre AKP sınırötesi operasyonu tezkereyi meclisten geçirmesine rağmen yapmayacak.Tezkerenin süresinin bir yılla sınırlı oluşu ilerleyen yıllarda tekrar sınırötesi diye bastıran kamuoyuna "tezkere yetki süremiz 1 yıldı şimdi tekrar meclise başvurmak gerekecek" bahanesiyle zamana oynama ve ABD 'nin AKP'ye biçtiği misyon gereği (petrol fiyatlarınıda vuracak böylesi bir girişime girmeme) bu konuda kamuoyunu farklı yönlere kanalize etmeyi görev bilecek bir Parti önderliği olduğu görülecek.Ancak şu da ihtimal dışı olmayan bir gelişme olacaktır:Sınırötesine dünya kamuoyunun hemen haberinin olamayacağı küçük çaplı ve nokta operasyonlardan oluşacak bir gözboyama operasyonunun da olması muhtemeldir.Bu aynı zamanda ülke içinde puan kazandıracak hemde ABD çıkarlarını çok sarsmayacak bir gelişme olacaktır.
TEORİ2:Bu teori kısa bir teori olacak .ABD Türkiyenin batıdan uzaklaşmasını istemektedir .Bu şekilde batıdan uzaklaşan Türkiye üzerinde Bağımsız bir kürdistan oluşumu için Uluslararası "zor kurallarını " dünyaya meşru göstererek oluşturulacakk adımların başlangıcını tasarlamaktadır.
Her iki teorinde ülkemiz aleyhine bir gelişme olacağı buna karşı ulusalcı duruşun ortaya çıkarması gerekli olan elzem konu "tezkerenin süresi neden bir yıl".
Sorun AKP hükümetinin 2002 yılında iktidarı aldığı çatışmasız dönemin ardından tekrar akmaya başlayan kanın ülke gündemine oturmasıyla beraber hep çözümün bir seçeneği olarak defalarca dillendirilmesine rağmen bugüne kadar AKP iktidarınca karşı çıkılan verimsiz bir seçenek olarak değerlendirildi.Şimdi ne oldu da sınırötesi operasyon için Meclisten izin isteyen tezkere iktidarca çıkarılmaya çalışılıyor?.İnsanın içini dağlayan şehit haberleri 2002 den bu yana her akşam haberi izleyicisini geren ,üzen,hatta yeter artık dedirten bir noktaya 22 temmuz 2007 seçimlerinden önce gelmemiş miydi? Manisa milletvekili ve dönemin Meclis Başkanı Bülent ARINÇ'ın bir şehit cenazesinde halk tarafından linç edilmek istenmesi noktasına gelinmemiş miydi?
TEORİ 1:Seçimler öncesinde iyice tırmanan çatışma ve verilen kayıplara rağmen İktidar Güneydoğu Anadoludan ve ülkenin batısındaki kürt kökenli seçmenler üzerinden yaptığı hesap gereğince ülke içerisinde yaşayan kürt kökenli vatandaşlarla ülkü birliği içerisinde olduğu şimdilerde artık iyice ortaya çıkan Kuzey Irak yönetimini sıkıntıya sokacak bir adım tehlikeli ve zamansız bir adım olacaktı.Hatta sınırötesi operasyon seçeneğinin verimsizliği Başbakan R.T.E tarafından "içimizi temizledik mide sınır ötesi operasyonu dillendiriyorsunuz" azarlaması bu hareketin anlamsızlığı üzerine hükümetin bakışı yansıtıyordu ve bu söylem de ülkede sınırötesi operasyona sıcak bakabilecek potansiyel seçmeni hedefleyen kafa bulandırıcı bir propaganda çalışmasından başka birşey olamazdı. Şimdi ne değiştide hükümet tezkereyi meclise gönderiyor.Bunun cevabı olsa olsa şehit haberlerinin toplumda uyandırdığı duygusallığı ve "artık yeter" yaklaşımını zamana yayarak iktidarın hedef alınması olasılığını bertaraf etmektir.Yoksa iktidarın gerçekten bunu çözümün bir parçası sayacak kalifiye eleman yoksunu olduğu ortadadır.Mir dengirlerin hedef ve amaçları belirlediği politik uzmanlık tezkereye fiili bir gereklilikten öte politik bir manevra olarak bakabilir.Parti önderliği ABD çıkarlarıyla örtüşmeyen böylesi bir hamleyi ABD'ye rağmen yapması AKP'nin ortaya çıkış ve ona biçilen misyonla bağdaşmayacağının bilinmesi gerekir.Yani AKP'nin ipleri Washingtonda.Zaten o ipleri bağlayan ve onu veren de Washington değilmiydi?Teori 1 'e göre AKP sınırötesi operasyonu tezkereyi meclisten geçirmesine rağmen yapmayacak.Tezkerenin süresinin bir yılla sınırlı oluşu ilerleyen yıllarda tekrar sınırötesi diye bastıran kamuoyuna "tezkere yetki süremiz 1 yıldı şimdi tekrar meclise başvurmak gerekecek" bahanesiyle zamana oynama ve ABD 'nin AKP'ye biçtiği misyon gereği (petrol fiyatlarınıda vuracak böylesi bir girişime girmeme) bu konuda kamuoyunu farklı yönlere kanalize etmeyi görev bilecek bir Parti önderliği olduğu görülecek.Ancak şu da ihtimal dışı olmayan bir gelişme olacaktır:Sınırötesine dünya kamuoyunun hemen haberinin olamayacağı küçük çaplı ve nokta operasyonlardan oluşacak bir gözboyama operasyonunun da olması muhtemeldir.Bu aynı zamanda ülke içinde puan kazandıracak hemde ABD çıkarlarını çok sarsmayacak bir gelişme olacaktır.
TEORİ2:Bu teori kısa bir teori olacak .ABD Türkiyenin batıdan uzaklaşmasını istemektedir .Bu şekilde batıdan uzaklaşan Türkiye üzerinde Bağımsız bir kürdistan oluşumu için Uluslararası "zor kurallarını " dünyaya meşru göstererek oluşturulacakk adımların başlangıcını tasarlamaktadır.
Her iki teorinde ülkemiz aleyhine bir gelişme olacağı buna karşı ulusalcı duruşun ortaya çıkarması gerekli olan elzem konu "tezkerenin süresi neden bir yıl".
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)