Şimdilerde çok gündem de olan bir konu ülkemiz kamuoyunu oldukça işgal etmekte :Sınır ötesine geçilmeli mi yoksa böyle bir hataya düşmemeli mi?
Sorun AKP hükümetinin 2002 yılında iktidarı aldığı çatışmasız dönemin ardından tekrar akmaya başlayan kanın ülke gündemine oturmasıyla beraber hep çözümün bir seçeneği olarak defalarca dillendirilmesine rağmen bugüne kadar AKP iktidarınca karşı çıkılan verimsiz bir seçenek olarak değerlendirildi.Şimdi ne oldu da sınırötesi operasyon için Meclisten izin isteyen tezkere iktidarca çıkarılmaya çalışılıyor?.İnsanın içini dağlayan şehit haberleri 2002 den bu yana her akşam haberi izleyicisini geren ,üzen,hatta yeter artık dedirten bir noktaya 22 temmuz 2007 seçimlerinden önce gelmemiş miydi? Manisa milletvekili ve dönemin Meclis Başkanı Bülent ARINÇ'ın bir şehit cenazesinde halk tarafından linç edilmek istenmesi noktasına gelinmemiş miydi?
TEORİ 1:Seçimler öncesinde iyice tırmanan çatışma ve verilen kayıplara rağmen İktidar Güneydoğu Anadoludan ve ülkenin batısındaki kürt kökenli seçmenler üzerinden yaptığı hesap gereğince ülke içerisinde yaşayan kürt kökenli vatandaşlarla ülkü birliği içerisinde olduğu şimdilerde artık iyice ortaya çıkan Kuzey Irak yönetimini sıkıntıya sokacak bir adım tehlikeli ve zamansız bir adım olacaktı.Hatta sınırötesi operasyon seçeneğinin verimsizliği Başbakan R.T.E tarafından "içimizi temizledik mide sınır ötesi operasyonu dillendiriyorsunuz" azarlaması bu hareketin anlamsızlığı üzerine hükümetin bakışı yansıtıyordu ve bu söylem de ülkede sınırötesi operasyona sıcak bakabilecek potansiyel seçmeni hedefleyen kafa bulandırıcı bir propaganda çalışmasından başka birşey olamazdı. Şimdi ne değiştide hükümet tezkereyi meclise gönderiyor.Bunun cevabı olsa olsa şehit haberlerinin toplumda uyandırdığı duygusallığı ve "artık yeter" yaklaşımını zamana yayarak iktidarın hedef alınması olasılığını bertaraf etmektir.Yoksa iktidarın gerçekten bunu çözümün bir parçası sayacak kalifiye eleman yoksunu olduğu ortadadır.Mir dengirlerin hedef ve amaçları belirlediği politik uzmanlık tezkereye fiili bir gereklilikten öte politik bir manevra olarak bakabilir.Parti önderliği ABD çıkarlarıyla örtüşmeyen böylesi bir hamleyi ABD'ye rağmen yapması AKP'nin ortaya çıkış ve ona biçilen misyonla bağdaşmayacağının bilinmesi gerekir.Yani AKP'nin ipleri Washingtonda.Zaten o ipleri bağlayan ve onu veren de Washington değilmiydi?Teori 1 'e göre AKP sınırötesi operasyonu tezkereyi meclisten geçirmesine rağmen yapmayacak.Tezkerenin süresinin bir yılla sınırlı oluşu ilerleyen yıllarda tekrar sınırötesi diye bastıran kamuoyuna "tezkere yetki süremiz 1 yıldı şimdi tekrar meclise başvurmak gerekecek" bahanesiyle zamana oynama ve ABD 'nin AKP'ye biçtiği misyon gereği (petrol fiyatlarınıda vuracak böylesi bir girişime girmeme) bu konuda kamuoyunu farklı yönlere kanalize etmeyi görev bilecek bir Parti önderliği olduğu görülecek.Ancak şu da ihtimal dışı olmayan bir gelişme olacaktır:Sınırötesine dünya kamuoyunun hemen haberinin olamayacağı küçük çaplı ve nokta operasyonlardan oluşacak bir gözboyama operasyonunun da olması muhtemeldir.Bu aynı zamanda ülke içinde puan kazandıracak hemde ABD çıkarlarını çok sarsmayacak bir gelişme olacaktır.
TEORİ2:Bu teori kısa bir teori olacak .ABD Türkiyenin batıdan uzaklaşmasını istemektedir .Bu şekilde batıdan uzaklaşan Türkiye üzerinde Bağımsız bir kürdistan oluşumu için Uluslararası "zor kurallarını " dünyaya meşru göstererek oluşturulacakk adımların başlangıcını tasarlamaktadır.
Her iki teorinde ülkemiz aleyhine bir gelişme olacağı buna karşı ulusalcı duruşun ortaya çıkarması gerekli olan elzem konu "tezkerenin süresi neden bir yıl".
17 Ekim 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder